Dosya Masrafları Hakkında
YARGITAY 11.HD, E.2015/13182 K.2015/12230 T.18.11.2015
ÖZET: Tüketici Hakem Heyeti kararlarına karşı açılacak davalar, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süreye tabidir.
DAVA VE KARAR: Davacı vekili, davalının, müvekkili bankanın Nazilli Şubesi'nden 11/01/2008 tarihinde genel kredi sözleşmesi kullanmış olup, kendisinden 16/07/2008-10/10/2007-23/01/2007-30/05/2007 tarihlerinde kullanılan ticari kredilere ilişkin dosya masrafı tahsil edildiğini, davalının Buharkent Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı'na 750,00 TL dosya masrafı iadesi için başvurduğunu ve hakem heyeti tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak, müvekkili banka tarafından davalıdan tahsil edilen dosya masraflarının İadesine karar verildiğini oysa, hakem heyetinin ticari nitelikteki kredilere ilişkin karar verme yetkisinin bulunmadığını, hakem heyetine başvurmanın ön şartının tüketici sıfatına haiz olmak olmasına rağmen davalının, ticari kredi kullanması nedeniyle bu sıfata sahip olmadığını, hakem heyeti kararının hiçbir evrak incelenmeksizin, sadece davalının talebi üzerine verildiğini, davalının ticari nitelikte kredilere ilişkin yatırdığı dosya masraflarının iadesini talep edemeyeceğini ayrıca, davalıdan dosya masrafı olarak 750,00 TL değil, 16/07/2008 tarihli olan için 500,00 TL, 10/10/2007 tarihli olan için 400,00 TL, 23/01/2007 tarihli olan için 500,00 TL, 30/05/2007 tarihli olan için 300,00 TL tahsil edildiğini ve bu bedelin kullanılan kredi nedeniyle kendisine verilen hizmet karşılığı, bilgisi dahilinde, sözleşme hükümlerine, Banka prosedürlerine göre ve Merkez Bankası’na bildirimi yapılmış bulunan masraf-komisyon listelerine uygun olarak belirlenip, tahsil edildiğini, kaldı ki, alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle de talep edilemeyeceğini, dava konusu ücretlerin TTK ve Bankacılık Kanunu’na da uygun olduğunu, tacir olan davalının imzalamış olduğu sözleşmelerle bağlı olup, bu sözleşmelere uygun olarak yaptığı ödemelerin iadesini isteyemeyeceğini ileri sürerek, Buharkent Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının 27/05/2014 tarih, 2014/522 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, toplanılan deliller ve dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6502 sayılı TKHK'nın 70/3 maddesi uyarınca hakem heyeti kararına karşı tarafların tebliğden itibaren 15 gün içerisinde mahkemeye itiraz edilebileceği ve bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu gerekçesiyle, hak düşürücü süreden sonra açılan davanın reddine karar verilmiş; bu karar aleyhine Adalet Bakanlığı’nın yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma talebinde bulunulmuştur.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 70/3 maddesine göre " Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir. İtiraz, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir.'' Her ne kadar, mahkemece anılan yasal düzenleme uyarınca davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı belirtilmiş ise de, dosyada bulunan belgelerden Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararının davacı bankaya 04/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 18/06/2014 tarihinde ve 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından, mahkemece işin esası incelenmek sureti ile hüküm tesisi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden, kanun yararına bozma isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HUMK'nın 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, gereğinin yapılması için kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na GÖNDERİLMESİNE, 18/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.