"2. Dünya Savaşındaki ağır insan hakları ihlâllerinden sonra bütün dünya insan haklarının önemini kavramış ve bu haklara verilen değer de her geçen gün arta gelmiştir. Özellikle bu haklardan âdil yargılanma hakkı, üzerinde durulması gereken, çok daha özel bir öneme sahiptir. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların orantısal anlamda en büyük yekûnunu âdil yargılanma hakkının ihlâli iddiaları ile yapılan başvurular oluşturmaktadır. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ülkemiz hakkında verilen ihlâl kararlarının çoğunluğunu, anılan hakkın ihlâl edildiğine ilişkin kararlar oluşturmaktadır. Bu bilgiler ışığında âdil yargılanma hakkı üzerine odaklanmanın gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Âdil yargılanma hakkının bütün unsurlarıyla birlikte hakkıyla ele alınması bir yüksek lisans tezinin hacmini aşacağından, bu çalışmada, bu hakkın çok önemli bir alt ilkesi olan hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi ele alınmaktadır. Ancak burada durulmayarak ve daha da özele inilerek, bu ilke, idarî yargı anlamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Danıştay içtihatları ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurular üzerine verdiği kararlar ışığında incelenmektedir. Bu sayede idari yargıda hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi ile ilgili toplu bilgiler sunulması amaçlanmaktadır. Bu yapılırken, konuya ilişkin doktrindeki bilgiler bir araya getirilmeye ve anılan mahkemelerin konuya ilişkin bakış açısı, söz konusu mahkemelerin içtihatlarından yola çıkılarak, ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Dahası idari yargı uygulamasında ve mevzuatında hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi ile ilgili sorunlu alanlar tespit edilmektedir.
Bu çalışma Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış ve 17.09.2018 tarihinde yapılan tez savunma sınavında savunularak başarılı bulunmuştur. Bu çalışma, kollektif bir emeğin ürünüdür." (Tanıtım Yazısı)
- Açıklama
"2. Dünya Savaşındaki ağır insan hakları ihlâllerinden sonra bütün dünya insan haklarının önemini kavramış ve bu haklara verilen değer de her geçen gün arta gelmiştir. Özellikle bu haklardan âdil yargılanma hakkı, üzerinde durulması gereken, çok daha özel bir öneme sahiptir. Çünkü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların orantısal anlamda en büyük yekûnunu âdil yargılanma hakkının ihlâli iddiaları ile yapılan başvurular oluşturmaktadır. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ülkemiz hakkında verilen ihlâl kararlarının çoğunluğunu, anılan hakkın ihlâl edildiğine ilişkin kararlar oluşturmaktadır. Bu bilgiler ışığında âdil yargılanma hakkı üzerine odaklanmanın gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Âdil yargılanma hakkının bütün unsurlarıyla birlikte hakkıyla ele alınması bir yüksek lisans tezinin hacmini aşacağından, bu çalışmada, bu hakkın çok önemli bir alt ilkesi olan hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi ele alınmaktadır. Ancak burada durulmayarak ve daha da özele inilerek, bu ilke, idarî yargı anlamında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Danıştay içtihatları ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurular üzerine verdiği kararlar ışığında incelenmektedir. Bu sayede idari yargıda hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi ile ilgili toplu bilgiler sunulması amaçlanmaktadır. Bu yapılırken, konuya ilişkin doktrindeki bilgiler bir araya getirilmeye ve anılan mahkemelerin konuya ilişkin bakış açısı, söz konusu mahkemelerin içtihatlarından yola çıkılarak, ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Dahası idari yargı uygulamasında ve mevzuatında hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi ile ilgili sorunlu alanlar tespit edilmektedir.
Bu çalışma Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalında yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış ve 17.09.2018 tarihinde yapılan tez savunma sınavında savunularak başarılı bulunmuştur. Bu çalışma, kollektif bir emeğin ürünüdür." (Tanıtım Yazısı)Stok Kodu:9786053007319Boyut:16x23,5Sayfa Sayısı:182Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2019 NisanKapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:1. HamurDili:Türkçe