Türk hukuk sistemi adli yargı ve idari yargı olmak üzere iki temel bölüme ayrılmaktadır. İdari yargı yerleri ile ilgili cumhuriyet döneminde yargılama yetkisi sadece Danıştay'a ait iken 1982 yılında kabul edilen 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve İşleyişleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun kabulü ile birlikte bu yetki Danıştay'dan alınarak ilk derece idare ve vergi mahkemelerine verilmiştir. Bir takım işlerin itirazen görüşülmesi amacıyla da bölge idare mahkemeleri faaliyete geçirilmiştir. Böylece iki dereceli bir yargılama sistemine geçilmiştir. Bölge idare mahkemelerinin itirazen baktığı iş sayısı da zamanla artırılarak bazı işlerin Danıştay'ın önüne gitmeden kesinleşmesi imkanı sağlanmıştır. Ancak 6545 sayılı Kanunun kabulü ile birlikte kimi davalar için üç dereceli bir yargılama sistemine geçilmiş iken, Danıştay'a gitmeden kesinleşen dava sayısında artışa gidilmiştir. Bölge idare mahkemesi sayısının 25 den 7 ye düşürülmesi yanı sıra bu yedi bölge idare mahkemelerinde çeşitli sayılarda uzmanlaşacak daireler açılarak bölge idare mahkemelerine bir nevi yerel küçük Danıştay özellikleri verilmiştir.
İdari yargı sisteminde bölge idare mahkemelerinin bulunuyor olmasına rağmen, itiraz yerine istinaf sistemine geçilmesiyle birlikte bir çok yenilik de ortaya çıkmıştır. Her yeni düzenleme ve yeni kurum gibi, kafalarda soru işaretleri oluşmuş olup, merak edilen bir çok yön bulunmaktadır. Elinizdeki çalışma ile bu sorulara cevap verilmeye çalışarak yeni kurumları ve oluşan yeni durumlar ifade edilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızda istinaf başvurusu ile ilgili 99 soru hazırlanarak bu sorulara yanıtlar oluşturulmuştur. Bu yanıtlar hazırlanırken uygulamanın getirdiği tecrübeler akademik bir çalışma hassasiyeti ile ele alınarak, okuyucuya sunulmuştur. Sorulara cevaplar verilirken akademik ve bilimsel eserlerden faydalanıldığı gibi, uygulamadaki durumlardan da yararlanılmıştır.
Çalışmanın sonunda, idari yargıda açılacak olan davaların çok büyük oranında ilk derece mahkemesince verilecek kararlarda bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulacağı için, çeşitli olaylardan hareketle örnek başvuru dilekçeleri hazırlanarak bu konudaki uygulayıcıların (avukat, idare temsilcisi, öğretim üyesi vs) erişimine sunulmuştur. Bu dilekçelerin farklı dava türlerinde olmasına dikkat edilerek oldukça çok sayıda dilekçe örneği verilmeye çalışılmıştır.
Onlara ayırmam gereken değerli zamanlarından çaldığımın farkında olduğum ve bana bu konuda destek olan ve kolaylık sağlayan çok Değerli Eşim Zehra ve çocuklarım Alperen Salih ile Ahmet Yiğit'e anlayışları için teşekkür ve minnetlerimi ifade ettikten sonra, bu çalışmayı hazırlama safhasında maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen güncel kararlara ulaşımımda kolaylık sağlayan tüm meslektaşlarıma, kitabın son halini okuyup gerekli düzeltmelerde yardımcı olan değerli kardeşim ve meslektaşım Yunus Eraslan Beyefendiye, kitabın dizgisinde büyük yardımları dokunan sevgili yeğenim Hüseyin Altınkaynak ile basımında emeği geçen Adalet Yayınevi adına Hakan Karaaslan ile birlikte tüm Adalet Yayınevi çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım.
- Açıklama
Türk hukuk sistemi adli yargı ve idari yargı olmak üzere iki temel bölüme ayrılmaktadır. İdari yargı yerleri ile ilgili cumhuriyet döneminde yargılama yetkisi sadece Danıştay'a ait iken 1982 yılında kabul edilen 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve İşleyişleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun kabulü ile birlikte bu yetki Danıştay'dan alınarak ilk derece idare ve vergi mahkemelerine verilmiştir. Bir takım işlerin itirazen görüşülmesi amacıyla da bölge idare mahkemeleri faaliyete geçirilmiştir. Böylece iki dereceli bir yargılama sistemine geçilmiştir. Bölge idare mahkemelerinin itirazen baktığı iş sayısı da zamanla artırılarak bazı işlerin Danıştay'ın önüne gitmeden kesinleşmesi imkanı sağlanmıştır. Ancak 6545 sayılı Kanunun kabulü ile birlikte kimi davalar için üç dereceli bir yargılama sistemine geçilmiş iken, Danıştay'a gitmeden kesinleşen dava sayısında artışa gidilmiştir. Bölge idare mahkemesi sayısının 25 den 7 ye düşürülmesi yanı sıra bu yedi bölge idare mahkemelerinde çeşitli sayılarda uzmanlaşacak daireler açılarak bölge idare mahkemelerine bir nevi yerel küçük Danıştay özellikleri verilmiştir.
İdari yargı sisteminde bölge idare mahkemelerinin bulunuyor olmasına rağmen, itiraz yerine istinaf sistemine geçilmesiyle birlikte bir çok yenilik de ortaya çıkmıştır. Her yeni düzenleme ve yeni kurum gibi, kafalarda soru işaretleri oluşmuş olup, merak edilen bir çok yön bulunmaktadır. Elinizdeki çalışma ile bu sorulara cevap verilmeye çalışarak yeni kurumları ve oluşan yeni durumlar ifade edilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızda istinaf başvurusu ile ilgili 99 soru hazırlanarak bu sorulara yanıtlar oluşturulmuştur. Bu yanıtlar hazırlanırken uygulamanın getirdiği tecrübeler akademik bir çalışma hassasiyeti ile ele alınarak, okuyucuya sunulmuştur. Sorulara cevaplar verilirken akademik ve bilimsel eserlerden faydalanıldığı gibi, uygulamadaki durumlardan da yararlanılmıştır.
Çalışmanın sonunda, idari yargıda açılacak olan davaların çok büyük oranında ilk derece mahkemesince verilecek kararlarda bölge idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunulacağı için, çeşitli olaylardan hareketle örnek başvuru dilekçeleri hazırlanarak bu konudaki uygulayıcıların (avukat, idare temsilcisi, öğretim üyesi vs) erişimine sunulmuştur. Bu dilekçelerin farklı dava türlerinde olmasına dikkat edilerek oldukça çok sayıda dilekçe örneği verilmeye çalışılmıştır.Onlara ayırmam gereken değerli zamanlarından çaldığımın farkında olduğum ve bana bu konuda destek olan ve kolaylık sağlayan çok Değerli Eşim Zehra ve çocuklarım Alperen Salih ile Ahmet Yiğit'e anlayışları için teşekkür ve minnetlerimi ifade ettikten sonra, bu çalışmayı hazırlama safhasında maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen güncel kararlara ulaşımımda kolaylık sağlayan tüm meslektaşlarıma, kitabın son halini okuyup gerekli düzeltmelerde yardımcı olan değerli kardeşim ve meslektaşım Yunus Eraslan Beyefendiye, kitabın dizgisinde büyük yardımları dokunan sevgili yeğenim Hüseyin Altınkaynak ile basımında emeği geçen Adalet Yayınevi adına Hakan Karaaslan ile birlikte tüm Adalet Yayınevi çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım.
Stok Kodu:9786053000341Boyut:16.00x24.00Sayfa Sayısı:334Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2016-10Kapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:1. HamurDili:Türkçe
Prof. Dr. Mehmet Hüseyin Bilgin
Mehmet Hüseyin Bilgin, 1973 yılında Siirt-Baykan Atabağı Köyü’nde doğdu. 1994 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Aynı üniversitenin Çalışma Ekonomisi Anabilim Dalı’nda başladığı yüksek lisansını “Performans Değerleme ve Türkiye’de Uygulamaları” adlı tezle 1996 yılında bitirdi. Doktorasını Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisat Anabilim Dalı’nda 2000 yılında tamamladı. “Yeni Teknolojiler ve Üretim Sistemlerindeki Değişimin Emek ve İstihdam Üzerindeki Etkileri” başlıklı tezi, aynı yıl Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası tarafından yayınlandı.
2000 yılından beri Kadir Has Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi olan Doç. Dr. Bilgin, 2000-2005 yılları arasında yardımcı doçent olarak çalıştı. 2005 yılında Makro İktisat alanında Doçent oldu. Halen Kadir Has Üniversitesi Uluslararası Finans Bölüm Başkanlığı görevini yürütmektedir. 2007 yılı Güz dönemini ABD’de Indiana University-Purdue University Indianapolis (IUPUI) Ekonomi Bölümü’nde misafir araştırmacı olarak geçirdi. Eylül-Ekim 2009’da kısa süreli olarak Hırvatistan’ın Zagreb Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde misafir profesör olarak bulundu.
Çok sayıda uluslararası konferansta tebliğ sunan Bilgin’in, yurtdışında yayınlanan ve uluslararası bilimsel indekslerde taranan dergilerde yayınlanmış 10’dan fazla makalesi var. Ayrıca, yayınlanmış 7 adet kitabı ve yurtiçinde basılan dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.
Diğer yandan, “Türkiye’de Uygulanan Döviz Kuru Politikaları ve Ekonomiye Etkileri” başlıklı ortak çalışmasıyla, 2002 yılı TÜGİAD Ekonomi Ödülleri’nde İkincilik Ödülü aldı. “Kamu Yönetiminde ve Siyasette Yeniden Yapılanma: Yozlaşmayla Mücadelede Türkiye İçin Bir Model Önerisi” adlı çalışmasıyla da, Milliyet 2001 Ödülleri Türkiye’nin Sorunları Ana Dalında İkincilik Ödülü aldı.
Bilgin, uluslararası bilimsel konferanslar düzenleyen ve bilimsel dergiler çıkaran Eurasia Business and Economics Society (EBES) adlı bilimsel-mesleki kuruluşun kurucusudur. Merkezi Mısır’da olan Economic Researh Forum’un (ERF) “Research Associate”dir. Çeşitli uluslararası bilimsel kuruluşların üyesidir. Eurasian Economic Review dergisinin editörü ve çeşitli bilimsel dergilerin yayın ya da hakem kurullarının üyesidir.
Öte yandan, İstanbul Ekonomik Araştırmalar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı’dır. Akademik ve mesleki faaliyetlerinin yanında, 2003-2006 arasında düzenli olarak HO Tercüman Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptı. Başta İTO olmak üzere, İTKİB ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası gibi mesleki kuruluşlara çeşitli konularda projeler yaptı, raporlar hazırladı.