"Hukuk, muhakeme ve yorum sanatıdır. Hukuku geliştirecek yegane unsur ise bilgiye dayalı olarak yapılan yorumlardır. Yeni fikir ve görüşlerin ortaya çıkmadığı, mevcut kabul ve yorumların tekrar edildiği bir hukuk sisteminin gelişmesi mümkün değildir. Mevcut kabul yorumlar ne kadar eleştirilir ve tartışılırsa, en makul ve doğru olana o derece yaklaşılmış olacaktır.
Marka hakkı da dahil olmak üzere fikri mülkiyetin ceza hukukuyla korunması sadece ülkemiz açısından değil, diğer ülkeler bakımından da son derece tartışmalı bir konudur. Ancak bu tartışmalı konunun ülkemiz de olduğu gibi karşılaştırmalı hukukta da ceza hukukçularının dikkatini pek fazla çekmediği görülmektedir. Kanımızca bunun en önemli nedeni fikrî mülkiyet hukukunun özel hukukun bir dalı olmasıdır. Fikri mülkiyet konusunda çalışanların ceza hukukuna ve ceza hukuku alanında çalışanlar ise fikri mülkiyet hukukuna yabancı olmaları bu konudaki boşluğun temel nedeni olarak görülmektedir.
Bu Kitapta, esas itibarıyla özel hukukun bir parçası olması nedeniyle ceza hukukçuları tarafından yeterince irdelenmemiş ve tartışılmamış, ancak tamamen ceza hukukunun alanında olan bir konu incelenmeye çalışılmıştır. Ceza hukukçularının bu az ilgisine rağmen, ceza hukuku bakımından bu alanın çok bakir olduğu ve tartışılması gereken pek çok sorunlu konu olduğu özellikle belirtilmelidir. Marka hakkının cezai korunmasına ilişkin düzenlemelerin ve uygulamanın ceza hukukunun teori ve mantığından ziyade özel hukuk mantığı içerisinde gelişmiş ve uygulanmış olması, en sorunlu alan olarak görülmektedir. Üstelik marka taklitçiliği suçunun tanımında kullanılan kavramların özel hukuk menşeli kavramlar olması da, özel hukukun bu alandaki etkisini daha da arttırmasına neden olmuştur. Bu kapsamda, bu Kitapta, marka hakkına yönelik suçlara ilişkin yasal düzenlemeler ve uygulamalar, ceza hukuku mantığı içerisinde yorumlanmış ve sorunlu görülen konularda ceza hukuku teorisine uygun yeni öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Bu Kitabın marka hukukunu özel hukuk boyutuyla ele alan bir kitap olmadığı hatırlatılmalıdır. Ancak, suçun unsurlarıyla bağlantılı özel hukuk kurumları genel hatlarıyla ele alınmadan suçun anlaşılması ve sorunlu alanların tespit edilerek yeni öneriler geliştirilmesi mümkün olmadığından, marka hakkının özel hukuk boyutuna ilişkin bazı açıklamalara da yer verilmiştir.
Bu Kitapta yapılan yorumlar ve çözüm önerilerinin en doğru yorum ve çözüm önerileri olduğu şeklinde bir iddiamız bulunmamaktadır. Ancak bu yorum ve önerilerin, marka taklitçiliği suçunun Ülkemizdeki gelişimi açısından yeni tartışmaları başlatması ve Türk Ceza Kanunun benimsemiş olduğu suç teorisine uygun bir yasal düzenleme ve uygulamaya vesile olması en büyük arzumuzdur. Bu nedenle okuyucuların Kitaba ilişkin eleştirileri bizim için memnuniyet sebebi olacak ve bu eleştiriler yorum ve önerilerimizi değerlendirme ve geliştirme imkanı sağlayacaktır." (Tanıtım Yazısı)
- Açıklama
"Hukuk, muhakeme ve yorum sanatıdır. Hukuku geliştirecek yegane unsur ise bilgiye dayalı olarak yapılan yorumlardır. Yeni fikir ve görüşlerin ortaya çıkmadığı, mevcut kabul ve yorumların tekrar edildiği bir hukuk sisteminin gelişmesi mümkün değildir. Mevcut kabul yorumlar ne kadar eleştirilir ve tartışılırsa, en makul ve doğru olana o derece yaklaşılmış olacaktır.
Marka hakkı da dahil olmak üzere fikri mülkiyetin ceza hukukuyla korunması sadece ülkemiz açısından değil, diğer ülkeler bakımından da son derece tartışmalı bir konudur. Ancak bu tartışmalı konunun ülkemiz de olduğu gibi karşılaştırmalı hukukta da ceza hukukçularının dikkatini pek fazla çekmediği görülmektedir. Kanımızca bunun en önemli nedeni fikrî mülkiyet hukukunun özel hukukun bir dalı olmasıdır. Fikri mülkiyet konusunda çalışanların ceza hukukuna ve ceza hukuku alanında çalışanlar ise fikri mülkiyet hukukuna yabancı olmaları bu konudaki boşluğun temel nedeni olarak görülmektedir.
Bu Kitapta, esas itibarıyla özel hukukun bir parçası olması nedeniyle ceza hukukçuları tarafından yeterince irdelenmemiş ve tartışılmamış, ancak tamamen ceza hukukunun alanında olan bir konu incelenmeye çalışılmıştır. Ceza hukukçularının bu az ilgisine rağmen, ceza hukuku bakımından bu alanın çok bakir olduğu ve tartışılması gereken pek çok sorunlu konu olduğu özellikle belirtilmelidir. Marka hakkının cezai korunmasına ilişkin düzenlemelerin ve uygulamanın ceza hukukunun teori ve mantığından ziyade özel hukuk mantığı içerisinde gelişmiş ve uygulanmış olması, en sorunlu alan olarak görülmektedir. Üstelik marka taklitçiliği suçunun tanımında kullanılan kavramların özel hukuk menşeli kavramlar olması da, özel hukukun bu alandaki etkisini daha da arttırmasına neden olmuştur. Bu kapsamda, bu Kitapta, marka hakkına yönelik suçlara ilişkin yasal düzenlemeler ve uygulamalar, ceza hukuku mantığı içerisinde yorumlanmış ve sorunlu görülen konularda ceza hukuku teorisine uygun yeni öneriler getirilmeye çalışılmıştır.
Bu Kitabın marka hukukunu özel hukuk boyutuyla ele alan bir kitap olmadığı hatırlatılmalıdır. Ancak, suçun unsurlarıyla bağlantılı özel hukuk kurumları genel hatlarıyla ele alınmadan suçun anlaşılması ve sorunlu alanların tespit edilerek yeni öneriler geliştirilmesi mümkün olmadığından, marka hakkının özel hukuk boyutuna ilişkin bazı açıklamalara da yer verilmiştir.
Bu Kitapta yapılan yorumlar ve çözüm önerilerinin en doğru yorum ve çözüm önerileri olduğu şeklinde bir iddiamız bulunmamaktadır. Ancak bu yorum ve önerilerin, marka taklitçiliği suçunun Ülkemizdeki gelişimi açısından yeni tartışmaları başlatması ve Türk Ceza Kanunun benimsemiş olduğu suç teorisine uygun bir yasal düzenleme ve uygulamaya vesile olması en büyük arzumuzdur. Bu nedenle okuyucuların Kitaba ilişkin eleştirileri bizim için memnuniyet sebebi olacak ve bu eleştiriler yorum ve önerilerimizi değerlendirme ve geliştirme imkanı sağlayacaktır." (Tanıtım Yazısı)Stok Kodu:9786053006589Boyut:16x23,5Sayfa Sayısı:575Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2019 ŞubatKapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:1. HamurDili:Türkçe