"Tüketicinin korunması hukuku geçmişi çok eski devirlere uzanmasa da hızla gelişen ve her geçen gün daha da önemli hale gelen bir hukuk dalıdır. Ülkemizde özel ve bütüncül bir yasa ile düzenlenen bu alan, önce Amerika Birleşik Devletleri ardından Avrupa Birliği içinde ivme kazanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Avrupa Birliği 1975 yılında yayınladığı birinci tüketicilerin korunması programında, beş temel tüketici hakkını ortaya koymuştur. Bu temel haklar, günümüzde halen tüketicilerin adeta Anayasası olarak kabul edilmektedir.
Beş temel tüketici hakkından biri “tüketicilerin tazmin edilme” hakkıdır. Bu hakkın temelinde zarar gören veya uyuşmazlık yaşayan bir tüketicinin en etkili, en basit, en hızlı ve en ucuz şekilde hakkını arayabilmesi yatmaktadır. Başka bir ifade ile tüketiciler klasik hak arama yöntemlerinden çok, daha pratik yöntemlerle ve çok hızlı çözüme kavuşabilmeli ve mümkünse bunu en az masrafla ya da hiç masrafsız yapmalıdır. Bu amaçla farklı ülkelerde değişik çözüm yöntemleri benimsenmiş ve tüketiciler olabildiğince klasik mahkeme mekanizmasından kurtarılmaya çalışılmıştır.
Ülkemizde tüketicinin korunmasına ilişkin ilk yasal düzenleme 1995 yılında yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dur. Bu Kanun ile o zamanki adıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri kurulmuş ve hukuk hayatımıza yeni bir müessese girmiştir. O dönemde icra edilebilir karar alamayan hakem heyetleri Kanun’da yapılan 2003 yılı değişiklikleri ile farklı bir statüye kavuşurken, yeni Kanun ile daha da gelişmiştir. 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Tüketici Hakem Heyetleri ilam gibi icraya konulabilir karar alabilen, belli miktara kadar olan uyuşmazlıklarda (2019 yılı için 8480TL) başvurulması zorunlu olan bir merci niteliğini kazanmıştır.
Uygulamada büyük önem taşımasına rağmen günümüzde Tüketici Hakem Heyetleri halen farklı açılardan çok tartışmalı olan ve hukuki niteliği tam belirgin olmayan, bazı ciddi sorunları bünyesinde barındıran ancak tüm eksiklik ve sorunlarına rağmen tüketiciler bakımından büyük fayda taşıyan bir merci haline dönüşmüştür.
Uygulamadaki büyük önemine ve çok tartışmalı hususları bünyesinde barındırmasına rağmen, Tüketici Hakem Heyetleri fazla yazılan bir konu da değildir. Buna karşılık Gökberk Özsöker yüksek lisans çalışmasında hevesle bu konuyu ele almış ve çok başarılı bir tez ortaya çıkmıştır. Doktora tezi düzeyinde araştırma yapan ve tüm kaynakları titizlikle değerlendiren Özsöker, yazılmaktan çekinilen bir alanda en önemli eserlerden birini vermiş ve başarı ile savunmuştur.
Gökberk Özsöker özellikle hakem heyetlerinin hukuki niteliği üzerinde durmuş ve tüm görüşleri yansıtarak kendisi de görüş geliştirmiştir. Yeri geldiğinde kendi özgün görüşlerini açıklamaktan da çekinmeyen Özsöker bir hukuk tezinde bulunması gereken tüm özellikleri yerine getirmiştir.
Usul hukuku bilgisi yanında sağlam bir maddi hukuk bilgisine sahip olan Özsöker, titiz çalışması, zamanında üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, yerinde sorular sorması ile bir tez çalışmasının danışmanı ve öğrencisi bakımından ne kadar keyifli olabileceğini göstermiştir. Sonuçta hukuk literatürüne olduğu kadar, tüketicinin korunması alanına da ışık tutan, hakem heyetlerinin yapısı ve işleyişini son derece ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan, uygulamayı da yönlendiren başarılı bir tez ortaya çıkmıştır.
Bir akademisyen olarak sağlam adımlarla ilerleyeceğine emin olduğum Gökberk’e gelecek çalışmalarında da başarılar diler, bu faydalı eseri hukuk camiasına kazandırdığı için teşekkür ederim." (Önsözden)
- Açıklama
"Tüketicinin korunması hukuku geçmişi çok eski devirlere uzanmasa da hızla gelişen ve her geçen gün daha da önemli hale gelen bir hukuk dalıdır. Ülkemizde özel ve bütüncül bir yasa ile düzenlenen bu alan, önce Amerika Birleşik Devletleri ardından Avrupa Birliği içinde ivme kazanmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Avrupa Birliği 1975 yılında yayınladığı birinci tüketicilerin korunması programında, beş temel tüketici hakkını ortaya koymuştur. Bu temel haklar, günümüzde halen tüketicilerin adeta Anayasası olarak kabul edilmektedir.
Beş temel tüketici hakkından biri “tüketicilerin tazmin edilme” hakkıdır. Bu hakkın temelinde zarar gören veya uyuşmazlık yaşayan bir tüketicinin en etkili, en basit, en hızlı ve en ucuz şekilde hakkını arayabilmesi yatmaktadır. Başka bir ifade ile tüketiciler klasik hak arama yöntemlerinden çok, daha pratik yöntemlerle ve çok hızlı çözüme kavuşabilmeli ve mümkünse bunu en az masrafla ya da hiç masrafsız yapmalıdır. Bu amaçla farklı ülkelerde değişik çözüm yöntemleri benimsenmiş ve tüketiciler olabildiğince klasik mahkeme mekanizmasından kurtarılmaya çalışılmıştır.
Ülkemizde tüketicinin korunmasına ilişkin ilk yasal düzenleme 1995 yılında yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dur. Bu Kanun ile o zamanki adıyla Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri kurulmuş ve hukuk hayatımıza yeni bir müessese girmiştir. O dönemde icra edilebilir karar alamayan hakem heyetleri Kanun’da yapılan 2003 yılı değişiklikleri ile farklı bir statüye kavuşurken, yeni Kanun ile daha da gelişmiştir. 28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Tüketici Hakem Heyetleri ilam gibi icraya konulabilir karar alabilen, belli miktara kadar olan uyuşmazlıklarda (2019 yılı için 8480TL) başvurulması zorunlu olan bir merci niteliğini kazanmıştır.
Uygulamada büyük önem taşımasına rağmen günümüzde Tüketici Hakem Heyetleri halen farklı açılardan çok tartışmalı olan ve hukuki niteliği tam belirgin olmayan, bazı ciddi sorunları bünyesinde barındıran ancak tüm eksiklik ve sorunlarına rağmen tüketiciler bakımından büyük fayda taşıyan bir merci haline dönüşmüştür.
Uygulamadaki büyük önemine ve çok tartışmalı hususları bünyesinde barındırmasına rağmen, Tüketici Hakem Heyetleri fazla yazılan bir konu da değildir. Buna karşılık Gökberk Özsöker yüksek lisans çalışmasında hevesle bu konuyu ele almış ve çok başarılı bir tez ortaya çıkmıştır. Doktora tezi düzeyinde araştırma yapan ve tüm kaynakları titizlikle değerlendiren Özsöker, yazılmaktan çekinilen bir alanda en önemli eserlerden birini vermiş ve başarı ile savunmuştur.
Gökberk Özsöker özellikle hakem heyetlerinin hukuki niteliği üzerinde durmuş ve tüm görüşleri yansıtarak kendisi de görüş geliştirmiştir. Yeri geldiğinde kendi özgün görüşlerini açıklamaktan da çekinmeyen Özsöker bir hukuk tezinde bulunması gereken tüm özellikleri yerine getirmiştir.
Usul hukuku bilgisi yanında sağlam bir maddi hukuk bilgisine sahip olan Özsöker, titiz çalışması, zamanında üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi, yerinde sorular sorması ile bir tez çalışmasının danışmanı ve öğrencisi bakımından ne kadar keyifli olabileceğini göstermiştir. Sonuçta hukuk literatürüne olduğu kadar, tüketicinin korunması alanına da ışık tutan, hakem heyetlerinin yapısı ve işleyişini son derece ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan, uygulamayı da yönlendiren başarılı bir tez ortaya çıkmıştır.
Bir akademisyen olarak sağlam adımlarla ilerleyeceğine emin olduğum Gökberk’e gelecek çalışmalarında da başarılar diler, bu faydalı eseri hukuk camiasına kazandırdığı için teşekkür ederim." (Önsözden)Stok Kodu:9786050504354Boyut:16x23,5Sayfa Sayısı:200Basım Yeri:AnkaraBaskı:1Basım Tarihi:2019 HaziranKapak Türü:Karton KapakKağıt Türü:1. HamurDili:Türkçe